Bozuk koy yolunda Reno 12 sarsıla sarsıla ilerliyordu.
Jandarma karakoluna dönen askerler, görevin bitişiyle rahatlamıştı. Şoför Yunus’un
yanında acemilikten yeni çıkmış kısa dönem çavuş Burak, sağ arkada ise komutan başçavuş
Ekrem vardı. Mayıs ayının güzel günlerinden birisi daha. Uçsuz bucaksız çimenlikler,
içinde otlayan inekler, zaman zaman denk geldikleri köylüler... Pan böyle bir
yerde yaşıyor olmalıydı diye düşündü çavuş Burak.
Yavaş yavaş güneş batmaya başlamış,
kızıllık ortaya çıkmıştı, başçavuş Ekrem gözünü camdan ayırmıyordu, büyülenmiş
gibiydi manzaraya karşı. Hiç bir ineğin, köylünün, kimsenin olmadığı, alabildiğine
yeşil ve peş peşe tepelerin olduğu bir yere geldiklerinde başçavuş
"dur" diye emretti yunusa. "Siz bekleyin arabada" dedi.
Aceleyle indi arabadan, yeşil tarlanın içinde biraz yürüdü ve sonra durdu.
Burak "başçavuş keyfini biliyor, karşısında nefis manzara. Adam tadını çıkarıyor
tabi ki. Doğasever birisi demek ki, belki de köyünü özlemiştir ha Yunus, ne
dersin? Başçavuş nereliydi Yunus? Erzincan mı? Orada da böyle ovalar var mıdır?"
Yunus cevap vermedi. Ekrem başçavuş hiç kıpırdamadan, ellerini arkasında birleştirmiş
halde, manzarayı izliyordu. "Sigarasını niye yakmadı ki acaba Yunus? Adam
hep keyiflendiğinde sigarasını yakar, simdi tam sırası. Hüzünlendi mi acaba? Anasını,
toprağını mı cani çekti ki? Biz de yaksak mı yunus? Camı açarız, çok canım çekti
namussuzu ya... Al sen de yak" dedi Burak. Yunus yakmadı, Burak yaktı.
Burak "küçükken ben de köye gitmiştim bir kere, Mayakovski hediye etmişti
babam, onu okumuştum huzurla, çok ilham vericiydi. İnsan çok güzel hayaller
kuruyor, sonsuz düşüncelere dalıyor Yunus. Ekrem başçavuş ne düşünüyor acaba? O
da huzurlu mudur, ahh düşünceler, düşünceler. Sevgililer, sevmeyenler, sevemeyenler.
Yunuslar, Ekremler, hayaller. Ey Ekrem başçavuş ne düşünüyorsun, söyle bana”
son cümlesini biraz daha sesli ama Ekrem’in duyamayacağı şekilde söylemişti.
"Osuruk" dedi Yunus "Sadece osuruk". "Ha?" diyebildi sadece Burak
şaşırmış bir şekilde Yunus’a bakarken. Yunus bıkmış yüz ifadesiyle Burak’a döndü
ve "2 tas süt içti muhtarın evinde, gaz yapar alışık değilsen çiğ süt. Başçavuş
feci osurdu az önce, neredeyse kamuflajı havalanacaktı. Tek düşündüğü sıçmadan
osurmaktı. Aha geliyor, yüzü gülüyor bak, rahatlamış belli ki"
Ekrem başçavuş bindi arabaya, bir sigara yaktı. "İnsan böyle
manzarayı görünce dayanamıyor, köyümü hatırlattı bana, biraz yalnızlık istiyor,
düşüncelere dalıyor gençler." "Tabii ki Komutanım, tabii. Rahatladınız mı bari
komutanım" diye sordu Yunus hınzırca. cevap vermedi Ekrem, sigarasından
derin bir nefes çekti. Gözlerini bir noktaya sabitlemiş halde camdan dışarı bakıyordu
Burak...
Yorumlar
Yorum Gönder