7. bölüm; Kaunos ve Dalyan

Dalyan normalde planımda yoktu, Datça - Palamutbüküne gitmeyi düşünüyordum ama Kaunos çok ilgimi çekti. Aksam saatlerinde Dalyana varınca biraz şaşırdım çünkü, tahmin ettiğimden daha büyük bir yerdi ve çok hareketliydi.
Duş alıp hemen dışarı çıktım bir kaç şey içmek için. Dalyandaki turistlerin büyük kısmı yabancı. Ağırlıklı olarak yaşlı turist var. Açık söylemek gerekirse dalyan güzel eğlendiğim bir aksam sundu bana. Eğer gece hayatını seviyorsanız dalyan iyi bir yer. Hemen karşısında kaya mezarları,  Kaunos, çok yakınında iz
tuzu plajı ve tekne turları ile 3 gününüzü rahat geçirebileceğiniz güzel bir tatil yeri.




River otel güzel bir otel fiyat performans olarak bakınca. Yeri nehrin hemen yanında, kahvaltı yeri (teras) kaya mezarları manzaralı. Kahvaltı normal, ekstra bir şey yok ama kotu de değil. Alt katlarda wifi çekmiyor, daha kötüsü telefon da çekmiyor. Zar zor 2g var. Aklınızda bulunsun, uygun ve temiz bir otel istiyorsanız denenebilir.

İztuzu plajı plajına hem vakit kaybedeceğim için hem de yeterince deniz tatili yaptığım için gitmedim. Sabah için planımı Kaunos'a göre ayarladım.

Dikkat
Yazının buradan sonrası büyük oranda aptallık içerir;
Normalde Kaunos’a dalyandan kalkan, teyzelerin kullandığı teknelerle geçiyorsunuz ve donuyorsunuz. Peki bu arkadaşınız naptı, "nolacak olm, geze geze giderim" deyip, önce Köyceğiz merkeze gittim, sonra oradan Kaunos’a geçtim. Yani dar ama uzun bir u çizdim arabayla ve toplamda gidiş dönüş 3 saat kaybettim. Kazandıklarım ise; müthiş manzara, bol foto, virajlı eğlenceli yol ve çaldığım olmamış narlardı.

kullandığım yol mavi olan, gidebileceğim yol kırmızı ok kadar olan mesafe sadece (tekneyle ırmağı geçmek) :)


Kaunos büyük bir antik şehir. Müthiş manzaralı, tiyatrosu enfes, agorası büyük bir şehir. Zamanında burası da liman şehriymiş ama dalyanın dolmasıyla, liman özelliğini kaybedip zenginliğini yitirmiş. Phaselis’teki gibi burada böceklerin önemli rol oynadığı söyleniyor .
Zamanla denizin dolması ve dalyanın oluşması sonucunda sinekler ve böcekler basmış. Sıtma vb. Hastalıklar yüzünden halk kırılmış.
Kazı çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Feci sıcağa rağmen özveriyle çalışan isçilere, arkeologlara, görevlilere saygılarımı sunuyorum. Ben sürekli su içip sıcaktan şikâyet ederken adamlar kazma kürek sallıyor, taş taşıyordu.





Şehri gezdikten sonra kaleye çıkmak istedim. Kalenin çok güzel bir manzaraya sahip olduğunu söyledi  herkes. Fakat bu manzaranın bir bedeli var, çok dik bir patika. Tiyatronun hemen arkasındaki dik patika gözünüzü korkutmasın, rahatça çıkarsınız ağır adımlarla.
Ama ben "ailenin akıl küpü" olduğum için oradan çıkmak yerine görevliyi dinleyip, arka taraftaki keçi yolundan çıkmak istedim. Patika belli değil, sürekli kayboluyor, direkt yukarı çıkmak istediğinizde de ya kaya çıkıyor karşınıza ya da sık dikenlikler, yani yolunuz kapalı. Ben tepenin diğer ucuna kadar gidip, oradan sonra dik bir şekilde çıkmaya çalıştım ama kalenin arkasına vardım. Artık çok sıkılmış olduğum için daha fazla ilerlemedim ama oradaki manzara ile yetindim, o bile güzeldi.



Dönüş yolu daha güzeldi, direkt aşağıya vurdum kendimi, tellerin üstünden atlayıp asfalt yola çıkmaktı amacım ama bir sorun vardı, teller dikenliydi :))) önce çantamdaki tişörtü dikenli tellerin üstüne atıp, öyle geçmek geldi aklıma ama hapishaneden kaçkınları kadar zor durumda olmadığımı düşünerek vazgeçtim. Tel boyunca devam edip bir açıklık aradım, fakat her yer dikenli ağaçlarla kaplıydı. En sonunda dikensiz telin olduğu bir yer buldum ve tellerin üstünden atlayarak kurtuldum. 

Kaunos'a giderken yol üstü manzarası

Kaunos’u gezmem, yanlış patikadan çıkmam ve dinlenmek için harcadığım zamanla günü öldürmüştüm. Saat 4’e geliyordu arabaya tekrar bindiğimde. Kaunos çok keyifliydi ama çok yorulmuştum. Yolda gördüğüm yılan kartalının fotoğrafını çekerken de epey vakit kaybedince Afrodisias ertesi güne kalmış oldu. Afrodisias’a yakın bir kamp alanı ve otel aramaya başladım, Afrodisias Dandalos Hotel. Köyceğiz’den çıkıp, Kara böğürtlenli yolu üzerinden Karacasu’ya gittim. Yol çok virajlı ama ormanın ve dağın içinden gidiyorsunuz. Manzara inanılmaz.

Aksam 9 gibi oteldeydim. Karacasu tipik Anadolu kasabası, ufak bir yer. Ama otel bu ilçeden çok farklıydı. Otel konaktan çevrilmiş anlaşılan, alt katında hem oda hem de restoran-bar var. Oda tam bir ahşap konak havasında.  Booking’den baktığımda fiyatı 120 TL idi. Telefondan ise 75 TL’ye ayırttım odayı :)


Not: Booking.com otel fiyatlarını araştırmak için çok iyi bir site fakat hem bu tatil hem de önceki tatillerdeki deneyimlere göre şunu söylemem lazım; booking.com'dan oteli beğendikten sonra, oteli arayın ve otelin kendisinden fiyat alın. Şimdiye kadar bunu 6-7 defa denedim ve her seferinde booking.com’dan daha uygun fiyat aldım. Ama bu yurt dışı için çok geçerli değil, yurt dışındaki otellerin booking.com ve kendi fiyatları birbirine yakın.

Otele girdiğimde 3 masada rakı sofrası kurulduğunu görünce şaşırdım :) Duş aldıktan sonra yemek yedim, yemekleri de iyiydi. Oda biraz eski görünümlü olsa da, genel olarak temizlik, yemekler ve ilgi olarak çok beğendim oteli. Oteldeki genç görevli de çok kibar ve isi bilen birisiydi. Sabah zeytin reçelli kahvaltımı da yaptıktan sonra Afrodisias’a geçtim. Kahvaltı da çok başarılıydı.
Devamı sonraki yazıda.

Afrodisias - Tetrapylon



Yorumlar