3. Gün devam
Hava durumuna baktığımda, Hasan dağı için koşulların çok elverişli olduğunu gördüm.
Hava durumuna baktığımda, Hasan dağı için koşulların çok elverişli olduğunu gördüm.
Adana rotasını iptal edip, Aksaray-Helvadere’ye doğru yola
koyuldum. Benim navigasyon programım gözlükuyu köyü üzerinden götürdü beni ve yaklaşık 13 km toprak yoldan gittim. Aslında buranın doğru yol olmadığını biliyordum ama belki yol güzeldir diye buraya kadar geldim ve geri dönmek istemedim. Helvadere'ye gitmenin rahat yolu ise şöyle; Aksaray merkez'den Akhisar ve Karaören köyü yolunu takip ederek asfalt yoldan Helvadere'ye varmak.
Helvadere’ye varmadan önce Hasan Dağına çıkan yol hakkında bir köylüden bilgi aldım, söyledikleri aynen şöyleydi "abi, yamaç paraşütü pisti yapıldığı için yeni asfalt yapıldı rahat çıkarsın"
Sonuç; en fazla 2. Vites ile çok bozuk bir yoldan, dağın
eteklerindeki kamp yerime ulaştım. Yol iki sene önce kullandığımız yolun aynısı.
Öğlen saatlerinde orada olunca hem biraz vakit geçirmek hem
de irtifaya alışmak için etrafta dolaşmaya başladım.
Etrafta, çeşitli kus türleri, tarla faresi, örümcekler vs. vardı. Benim için adeta cennet, bazıları için çıldırma sebebi :)
Etrafta, çeşitli kus türleri, tarla faresi, örümcekler vs. vardı. Benim için adeta cennet, bazıları için çıldırma sebebi :)
Bir örümcek ağına yakalanan sineğin, örümcek tarafından
hemen ağa sarılıp sarmalanmasını canlı canlı izlemek ilginç bir olay. Biraz uzağımda
yaylaya çıkan köylüler, belli ki bir sure burada kalacaklar. Etrafta, ibibik,
kuyrukkakan vs. kuş türleri, kemirgenler. Bir belgeselin içindeymiş gibi hissettim
kendimi.

Kamp yerine varıp yemeğimi pişirdim ve erkenden yattım ama uyuyamadım. Yamaç paraşütü alanında çalışan işçilerin dinlediği elektro saz ağırlıklı türküler eşliğinde uyumaya çalıştım. Bu işçilerin nasıl bir mesai saati olduğunu anlayamadım zaten. Öğlene doğru işe başlıyor, 15:00 gibi yemek yiyor, 2 saat mola verip tekrar işe başlıyorlardı. Mesai sonunu ise gece 1'de yaptılar. Sayelerinde ancak gece geç saatte uyuyabildim. Sabah 5 gibi kalktım, bir kaç şey atıştırdıktan sonra 5.45'te tırmanışa başladım. Uzun zamandır faaliyet yapmamış olmamdan ve yüksek irtifalı bir yerde bulunmamış olmamdan dolayı hiç bir dağda olmadığı kadar zorlanıyordum. Ama uzaklardaki Erciyes’in nefis görüntüsü ve uçsuz bucaksız ova manzarası moralleri düzeltiyordu.

![]() |
En uzakta tek başına duran dağ: Erciyes. |
![]() |
Kendini "Avatar Aang" sanan masum dağcı - Dağ Bükücü, bükemedi :( |
![]() |
Birileri mangal keyfi yapmış. |
Aslında zirveye çok az kalmıştı, yaklaşık 100-150 metre yürüyüp
kulvarı bitirecektim. Sonrasında da düz yürüyüş ile zirveye rahatça varacaktım.
Fakat az önceki taşa benzer başka bir taşın bu sefer "ne goydun la
gafana" sorusunun kaynağı olmayacağını kimse garanti edemezdi.
Zor bir
karar da olsa geri dönmeye karar verdim, dikkatli bir şekilde aşağı damlakayanın altına vardım. Tekrar sırt rotasından devam edebilirdim ama çok yorulmuştum ve
kasmaya gerek olmadığını düşündüm. Sonuçta daha tatil modunda geçirilecek 10-12
günüm vardı. Aşağı kampa devam ettim. Üst baş değişip, biraz dinlendikten sonra
yola çıkacaktım ki, meraklı bir kaç vatandaş yanıma geldi. Dağ ve dağcılıkla
ilgili ilginç sorulara sabırla cevap verdikten sonra, amcanın birisi bombayı patlattı
"aslında buraya dozerlen girip, yol yapsalar, rahat rahat çıkılsa yokarı"
Senin beynine dozerlen girsinler sayın amca.
![]() |
Gölgenin bittiği yer sırt ve buradan sonra yaklaşık 200 metre irtifa ve 700-800 metrelik yol var sadece. Benim döndüğüm yer de bu nokta. |
![]() |
Sıcak-soğuk farkından dolayı tam ortadan çatlamış bir kaya. |
![]() |
"Tarzım iz bırakır" |
![]() |
Sıcaktan yanmasın diye telefona yaptığım işkence :) |
Neyse ki gündüz gidiyordum ve keyfini çıkararak, köprülerin elma bahçelerinin arasından geçerek önce Niğde’ye sonra da Çamardı’ya vardım. Çamardı’ya giderken Aladağların, Demirkazık zirvesinin manzarası muhteşemdi. Dağ evine geçtikten sonra cımbar boğazına gittim. Kaya kartallarının havada süzülmesini izledim, kaya tırmanışı yapılan yerlerde fotoğraf çektim. Sonra da dokuz göz alabalık lokantasına gittim. Yandaki derede yetişen alabalıklar çok ufak ama lezzetliydi.
![]() |
Cimbar Boğazı (vadisi); girişinde sağ ve solda tırmanış alanları bulunmakta, devamında ise yürüyüş rotaları ve Demirkazık gibi zirvelere giden rotalar var. |
![]() |
Bolt; kayaya çakılan bir nevi çivi, tırmanışçıların emniyet almasına yarar. |
Dağ evine donup, güzelce dinlenip sabah da erkende yola koyulma kararı aldım. Zaten belirtilerini gösteren ateş ve mide bulantısı dağ evinde yatağa geçince iyice arttı. İlaç alıp, duşa girdim, biraz rahatlayınca uykuya dalabildim.
Devam edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder